Kokoskov: "Fenerbahçe için NBA'i bıraktım, basketleri para atmıyor"
Igor Kokoskov, Fenerbahçe Beko macerasını ve beklentilerini Sözcü Gazetesi'ne anlattı.
Avrupa basketbolunun son 10 yılına damgasını vuran Fenerbahçe'de Zeljko Obradovic gibi bir efsaneden boşalan koltuğa oturdu İgor Kokoskov. Sırp koç için soru işaretleri vardı. Takım sezona istikrarsız başladı, farklı yenilgiler aldı. Ama aralık sonundan itibaren yükselişe geçti; Moskova'daki CSKA zaferi "Fenerbahçe geri döndü" dedirtti.
Kokoskov, yazılı basında ilk kez Sözcü HaftaSonu'nu tercih etti, Fenerbahçe Beko'yu anlattı.
– Pek çok kişi için sürpriz oldu gelmeniz.
Fenerbahçe'nin başına geçmekten asla korkmadım. Hayatım değişecekti ama tam tersine bu, benim için heyecan vericiydi. Sacramento Kings ile yardımcı koç olarak 3 yıllık kontratım vardı. Yani bir işim vardı ve iş aramıyordum. Sonuçta geldim. Paraya da ihtiyacım yoktu. Sacramento'dan önceki takımım Phoenix'ten hâlâ tazminat alıyorum. Yeni bir meydan okuma ve heyecan için Fenerbahçe'yi tercih ettim.
– Neden Fenerbahçe?
Avrupa'daki çok sayıda antrenör NBA'e gitmek için can atarken ben oradan ayrılıp buraya geldim. Çünkü Fenerbahçe, Avrupa basketbolunda en önde gelen ve özellikle son 10 yılda büyük başarılara imza atmış bir takım. Büyük bir camia. Başkanla görüşmemin ardından hem takıma hem camiaya inandığım için görevi kabul ettim. Burada olmak gerçekten büyük bir onur.
"BASKETLERİ PARA ATMIYOR" – Bütçe basketbolda ne kadar önemli?
Para ya da bütçe sahaya çıkıp basket atmıyor! Oyuncular atıyor. Bir koç, doğru kimyayı bulup, parçaları doğru birleştirip bunların tümünü takımına oturtup başarılı olmalı. Benim hedefim de bu…
– FIBA-EuroLeague çekişmesi?
Aralarındaki savaş hiç hoş değil. Avrupa basketboluna çok büyük zarar verdi. Kıta basketbolunun gelişimini negatif etkiledi ve bu çekişmeden en kârlı çıkan taraf NBA oldu.
"TÜM OYUNCULARI SEVİYORUM" – İstikrarsızlığın ardından iyi sonuçlar…
Bu takımı 7 yıl Obradovic çalıştırdı. Gelmeden de konuştum, şu anda da sık sık konuşuyorum. Benim teklifi kabul etmemde payı var. Ayrılmasının ardından takımda birçok değişim oldu. İyi başlama, kötü devam etme, tekrar toparlanma hikayemiz bir film gibi. Zaten hayat da böyle. Filmin başı, ortası değil; sonu iyi bitsin. Çok başarılı bir sezon sonu yaşayacağımıza inanıyorum.
– Kurulan takımdan memnun musunuz?
Oyuncuların nelerinden şikayetçi olduğumu söylememi mi bekliyorsun? Kalabalık ailelere sorarlar 'En çok hangi çocuğunu seversin' diye. Doğru yanıt 'Bütün çocuklarımı çok seviyorum'dur. Şaka bir yana, eğer koçsanız tüm oyuncularınızı sevmelisiniz. Aksi takdirde takım olmanız mümkün olamaz.
"TARAFTAR BEKLENTİSİ ÖNEMLİ" – Demek ki iyi bir kadronuz var.
Koçun görevi takımın eksikliklerini gidermek ve gelişimini yükseltmektir. Fenerbahçe, genci yaşlısıyla bir takım olmanın ötesine geçip kenetlenmiş bir arkadaş grubu haline gelmiş durumda. Aramızda hiç kötü çocuk yok. Hepsi Fenerbahçe'nin başarısı için terinin son damlasına kadar mücadele ediyorlar. Bu da benim koç görevimi daha iyi yapmamı sağlıyor.
– Mevcut durum sizi tatmin ediyor mu?
İyi oynamak, savaşmak yeterli değil. Spor gazetecilerinin sürekli odaklandığı şey önemli. Yani kazanmak. F.Bahçe'nin 30 milyon belki de daha fazla taraftarı var. Onların beklentisi neyse benim de başarı ölçüm odur.
"PANDEMİ BİZE HAYATI SORGULATTI" "Çılgın bir dönemden geçiyoruz. Bir sürü can kaybı, her yerin kapanması ve işini kaybeden çok sayıda insan. Çok şükür ki bizim hâlâ bir işimiz var. Ne kadar şanslıyız ki evlerine hapsolan insanları en azından bir eğlence olan sporla televizyonlarından keyiflendirebiliyoruz. Pandemi bize hayatı sorgulattı. Değişmemiz gerektiğini ve neye değer verip vermememiz gerektiğini, hayatta nelerin önceliğimiz olması gerektiğini bize gösterdi. En azından basketbol hâlâ devam ediyor. Bu, benim açımdan şu anda en önemli şey."