Kocaman: "Ufak tefek transferler..."
Fenerbahçe'nin yeni teknik direktörü Aykut Kocaman açıklamalarda bulundu.
news_image

Fenerbahçe'nin yeni teknik direktörü Aykut Kocaman, NTVSpor'da Ercan Taner'in sorularını yanıtladı.

Fenerbahçemizde bir imza töreni düzenleneceğini ifade eden Kocaman, "Fenerbahçe ile görüşmemiz bugün yarın belli olur. Yardımcılarım da aynı olacak. Eğer gerçekleşirse öyle olacak. İmza töreni yapılacak. 18 yıldır teknik direktörlük yapıyorum, son 10 yıldır aynı ekiple çalışıyorum. Avantajlı yanları var tabi ki. Analizden tutun da antrenmanlara kadar birlikte çalışıyoruz. Diğer taraftan ad hiçbir şey yüzde yüz avantaj değil. Bir yenilenme olmazsa bu tam tersine dönüşüyor. Bizim ekibimizde birbirini iterek ilerleme var ama bundan sonra ne olur bilemiyorum" dedi.

"PEP GUARDIOLA DA DENEMELER YAPIYOR"

Guardiola gibi kendisinin de denemeler yaparak doğruları bulmaya çalıştığını ifade eden Kocaman, "En doğruları en iyi şekilde yakalamak için bir şeyleri denemek zorundasınız. Bunları da oyun içinde yapmanız gerekiyor. Uyumlu kadroyu yakalamak gerekiyor ama bu takım denemeleri de maç içinde yapmanız gerekiyor. Elde edeceğiniz o büyük kazançlar için bir takım kayıplar olmak zorunda. Kayıplar sonrasında denemeler azalıyor. Aynı şeyleri yaptığınız andan itibaren bir takım denemeler yapmazsanız bir takım gelişmeler olmaz. Guardiola da dünyanın diğer antrenörleri de denemeler yapmak zorundalar. Bunları kolay çözerek başarı elde edenler zaten yol alıyorlar. Yapamayanlar da eleniyorlar, yerlerine yenileri yapabilecek olanlar geliyor" dedi.

VALBUENA'NIN TRANSFERİ:

Valbuena transferi hakkında da konuşan Kocaman, "Valbuena ile konuştum doğru. Benim onda gördüğüm şey şu. 18-19 yaşındaki yeni genç oyuncuların A takıma çıkma hevesindeki halleri vardır. Daha fazlasını yapmaz arzusu, biraz onu gösteriyor. Ben çok maçını izledim, uzun zamandan beri seyrettiğim oyunculardan birisi. Hemen hemen her oyunda genç oyuncular gibi aç. Böyle oyunculara ihtiyaç var. Valbuena'da gördüğüm en önemli özellik sahada ne olursa olsun sürekli bildiği, inandığı değerleri futbol adına yapma arzusu var. Dediğim gibi bir insan, belki bu söylediklerimi gerçekleştiremeyecek düşük bir olasılık" şeklinde konuştu.

MEHMET EKİCİ'NİN SON DURUMU:

Mehmet Ekici'nin son durumunu da değerlendiren Kocaman, "Futboldan uzak kalmak kolay değil. Maç ritmini kaybediyorsunuz. Kolay yaptığınız şeyleri yapabilirliğinizde uzama oluyor. Bu ritmi yakalamak kolay olmuyor. Buradaki temel şey şu Ekici için de geçerli, oyuncunun ne kadar eksiği var ve ne kadar gayretli. Bu herkes için geçerli. Valbuena için, Mehmet Ekici için, Ömer Ali için, Ali Çamdalı için.. Toplam düşünüyorum. Toplam menfaatlerin içindeki bireysel menfaatleri ikisi bir arada götürebilirseniz bu daha değerli diye düşünüyorum" ifadelerini kullandı.

SALİH UÇAN NE OLACAK?

Salih Uçan'ın Fenerbahçe'deki durumu hakkında da konuşan Kocaman, "Salih'ten 2013'ten beri 4 senedir ayrıyım. Ayrılmadan 1 ay önce, Fenerbahçe tarihinin en önemli maçı Benfica maçında sahadaydı UEFA Avrupa Ligi yarı final maçıydı. Az önce bahsettiğim gibi önce sen. Hoca değişir, sistem değişir onu reddetmiyorum ama sen? Sen 18 yşaındayken ben Salih'i o gün sahaya çıkarırken kara kaşı kara gözü için çıkarmadım. Tarihin en önemli maçında böyle bir deneme yapamazsınız. O gün beklentilere cevap veren oyunculardan birisiydi" dedi.

"LENS'E YENİ BİR TEKLİFİMİZ OLDU"

Lens'in son durumunu da değerlendiren Kocaman, "Ben Fenerbahçe'nin Lens'e transfer teklifinde bulunduğunu biliyorum. Bu kadar sistemi merak edip, merak eden ama bu kadar sistemsiz çalışan bir tek biziz sanırım. Sistem olarak 3-4-3, 4-3-3 düşünülüyor ama sistem, oyuncuları uyumlu olarak birbirlerinin arkasında toplanan şekilde, bayrak düştüğünde o bayrağı kaldırıp yola devam eden bir gruptur. Böyle bir grup yaptığınızda sorun olmuyor. Üst düzey oynanan oyunlarda top sizdeyken herkes atakta, top rakibe geçtiği anda herkes savunma yapmak zorunda. Böyle bir gruba gitmek de biraz zaman alıyor. Benim kafamda sabitleşmiş şeyler var ama bu Allah'ın emri değil. Eğer oyuncu grubu da başka bir şeyin daha iyi olabileceğini düşünürse ona göre bakarız. Ama dizilişten ziyade atakçı ve top rakibe geçtiğinde savunmacı olmak gerekir" dedi.

TRANSFER ÇALIŞMALARINDA SON DURUM;

Transfer çalışmaları hakkında da konuşan Kocaman, "Takıma rapor verme konusunda, transferlerle ilgili konuşmalar oluyor tabii ki. Fransızlar da oyunlarını değiştirmeye çalışıyorlar. Fransızlar yetiştiriciler şu anda. Olağanüstü vergilendirme var dolayısıyla 20-25 yıl evvelki dönüşümleri tamamen oyuncu yetiştirmeye yönelik oldu. Bir tek PSG dışarıdan gelen parayla işi değiştirmeye çalışıyor. Fransa, üst Avrupa futbolunun ana yetiştiricisi durumunda. Son birkaç senedir oyunu ve durumu değiştirmeye çalışıyorlar. İtalya'nın, Almanya'nın, İngiltere'nin yaptığı gibi. Orada iyi oyuncular var. En iyi sunucu, servis sağlayan yer Fransızlar" şeklinde konuştu.

"ALEX'İN KİTABINI OKUMADIM"

Alex'in kitabını okumadığını da vurgulayan Kocaman, "Alex'in kitabını okumadım ama röportajını okumuştum çok da zihnimde kalmadı. Alex'in kitabında yazdıklarıyla ilgili yorum yok. Ama yanlışların doğru gibi gösterilmesi beni üzüyor. Bu konuda çok konuşmaya gerek yok. Genel davranış biçimim bu. Artık bu konuların uzağında kalmaya çalışıyorum ve saygısızlık olmasın diye 1-2 cümlelik yanıtlarla işi bitirmeye çalışıyorum. Artık geçti bitti. Hayat yeni şeyler sunuyor. Bir takım savunmaya geçtiğiniz andan itibaren doğruların yanlışların yerinde olması gerekir dediğim yere siz düşüyorsunuz. Bir takım iddiaları ortaya atmak durumunda kalıyorsunuz" ifadelerini kullandı.

"BÜTÇEYİ ÇOK SARSMADAN UFAK TEFEK TRANSFERLER"

Fenerbahçe ile geçtiğimiz sezon başında da görüştüğünü belirten Kocaman, "Geçen sezonun başlangıcında, Pereira'nın ayrılmasından sonra bir temas oldu ama ben de Fenerbahçe'ye dönmeyi istemiştim ancak olabilirliği zordu. Çünkü doğru değildi. Konyaspor bir sezon önce ligi 3. bitirmişti ve Avrupa'ya gitme hakkı kazanmıştı. Bununla birlikte yeni sezonun yapılanması benim isteklerim doğrultusunda yapılmıştı. Bütçeyi çok fazla sarsmadan ufak tefek transferlerle. En büyük kazanımın kulüplerin ekonomisi olduğunu düşünüyorum. Yeni sezonun yapılanması benim üzerime oldu ve 1 hafta kala takımı bırakmak meslek ahlakı olarak doğru değil. Benim açımdan doğru değildi. Zaten iki taraf için de iyi olmuyor. Bıraktığınız o nefret elektriği ne kendinize ne gittiğiniz kulübe hayırlı olmuyor. Dolayısıyla o dönemde olmamız daha doğru olduğu ağır bastı. Fenerbahçe de son derece anlayışlı davrandı" şeklinde konuştu.

"GEÇMİŞTEKİ KIRGINLIKLARA GİRMEK İSTEMİYORUM"

Geçmişte yaşanan kırgınlıklara çok fazla girmek istemediğini ifade eden Kocaman, "Camianın içinde heyecanı, elektriği gördüm. Tam olarak temasın olduğu 2-3 hafta oldu. Aziz Yıldırım ile geçen hafta görüştük. Geçmiş dönemdeki kırgınlıklara çok fazla girmek istemiyorum. Temkinli konuşuyorum ve eğer diye söylüyorum. Başarılı olmak için neler yapması gerektiği için çalışıyorum" dedi.

"KONYASPOR'DA OLAĞANÜSTÜ BİR UĞURLAMA OLDU"

Konyaspor'dan ayrılık süreci hakkında da konuşan Kocaman, "Bu kadarı olmaz gibi gözüküyor, birleşmeler, anlaşmalar ne kadar içten ve geleceğe dönük umutlarla yapılıyorsa ayrılıklar da kaliteli olmak zorunda. Her ayrılık yüksek kalitede olmak zorunda değil. Bu kadar yüksek kalitede bir ayrılık aklımdan geçmemişti. Bu ortamı oluşturanlara minnettarım. İşim bittiği zaman köşeme çekilmeyi seviyorum. İstesem de yapamazdım bu vedayı. Konya halkına teşekkür ediyorum. Bana olan saygı, işimize olan saygı, ayrılık kararına kadar son ana kadar işimize olan saygıdan kaynaklanıyor sanırım. Konyaspor kulübüne, başkana, yönetim kuruluna teşekkür ediyorum. Bulunduğumuz dönemde sıkıntılı zamanlar oldu, Nalçacılar Grubu'nun önderliğinde bize destek oldular, güzel bir uğurlama oldu hepsine çok teşekkür ediyorum" şeklinde konuştu.

"SAVUNMA FUTBOLU OYNATTIĞIM SÖYLEMİ APTALCA"

"Aykut Kocaman, defansif futbol oynatıyor" algısının da yanlış olduğunu savunan Kocaman, "Aslında sevmediğim şey defans yaptırdığıma dair saçma sapan şeylere cevap vermek. Bu oyun iç içe bir oyun. Savunmanın ve atağın iç içe olduğu bir oyun. Savunmasız atak olmaz, ataksız savunma olmaz. Bunu iyi yaptığınız sürece başarılı olursunuz. Dünyanın en iyi takımları savunma yapmayan takımlar mı? Bu gerçekten çok saçma sapan ve aptalca bir yorum. Teknik direktörlüğe başladığım İstanbulspor'da hep hayalim daha çok 3. bölgede oynayan bir takım oluşturmaktı. 3. bölgede oynamak için de topu rakibe vermemen lazımdı. Topu rakibe vermemek de bir çeşit savunma. Barcelona'yı, Juventus'u Bayern Münih'i konuşuyoruz, futbollarını övüyoruz ama onlar savunma yapmıyor mu? Barcelona'da 10 kişilik grubun topu rakipten almak için 5-6 saniye boyunca savunma yapıyorlar. Dünyadaki futbolda hiç sevmememe rağmen, kazanmaya giden yolda enstrüman bulmak zorundasın. Maçı kazanacak şeyleri bulmak zorundasın, oyunu geliştirmek gereken şeyleri bulmak zorundasın. Yani saçma sapan şeyler bunlar. Ülkemizdeki en ciddi problemlerden biri bu, algı yapıyorlar" ifadelerini kullandı.

"FENERBAHÇE'DE DE BENZERİ BİR ORGANİZASYON DENEYECEĞİZ"

Futbol kalitesini de değerlendiren Kocaman, "3-4 sene öncesine kadar temel unsurları hızlı oyundu. Bizde de hızlı oyun var ama bizimki plansız anlık hızlı oyunlardı. Onların ana farkı daha planlı, pozisyon alma açısından ve atağa çıkma konusunda hala bazı takımlarda vardır kenar oyuncuları hızlı oyunculardır. Fenerbahçe buna benzer bir organizasyonu yapmak için deneyecek tabi ki. Burası Türkiye ve kendi gerçekleri var. Futbol alanında da gerçekleri var. Hayatın her şeyi sahaya yansıyor. Bir taraftan batı gibiyiz, diğer yandan doğu gibiyiz. İkisinin bir karışımı. İki taraftan da yüzde yüz buraya taşımak olmaz ama karma olması lazım. Kendimize özgü bir hale getirmek gerekiyor. Herkes düzeni ister ama kimse düzene uymak istemez. Herkes kollektiftir ama birazda bireysel kestirmeden aramalara girer. Düzenli yoldan gitmezsen kestirmeden, yol istemeden aralara girmezsen sana kimse yol vermez. Yabancı antrenörlerin bütün problemi burada başlıyor" ifadelerini kullandı.

"FENERBAHÇE'DE TRİBÜNLERİN BOŞ KALMASI ÜZÜNTÜ VERİCİ"

Fenerbahçe'de tribünlerin boş olmasının büyük üzüntü verdiğinin de altını çizen Kocaman, "Fenerbahçe tribünlerinin boş olması üzüntü verici. Sadece başarısızlıkla tanımlamaya çalışırsam doğru olmaz. Çünkü çok daha başarısız olduğu sezonlar var. Benim söyleyebileceğim şey, birincisi üzüntü verici. Fenerbahçe'nin geleneğine aykırı. Dünyanın en tutkulu taraftar grubu. 3 Temmuz sürecinde bunu çok gösterdi. Hemen her yerde takıma bağlılığını gösterdi. Benim futbol oynadığım dönemde bu seyirci kadar neredeyse antrenman salonuna geliyordu. Sadece kadınların girebileceği bir maç olarak ceza uygulaması oldu. Nasıl bir cezaysa artık bu tırnak içinde belirtelim. 45 bin kadının takip ettiği bir takım Fenerbahçe. Dışarıda da 10-15 bin erkek vardı. Amcalar, dayılar, eşler.. 3 Temmuz'un dönüşü o gündür. Bir taraftan tutkuyu anlatıyorum, diğer taraftan bugünler.. Kaba bir analiz yapılırsa, içerideki puan ortalaması belki kendi tarihsel puan averajına yakın olsa ya 2. olacaktı ya da Beşiktaş'la şampiyonluk yarışına girecekti" dedi.

"FENERBAHÇE TAKIMI, MÜCADELE ETMEK ZORUNDA"

Fenerbahçe'yi mücadele eden bir takım haline getirmeyi planladığını dile getiren Kocaman, "Benim yapacağım şey şu sahadaki futbolcuyu taraftarın istediği gibi başarı, başarısızlık olabilir ama önce mücadele eden bir hale getirmeye çalışacağım. İyi sonuç kötü sonuçtan ziyade esas olan, formayı temsil eden grubun temsil ettiği kimseyi temsil edilebilir bir halde değil. Esas olarak benim düşüncem bu. Kişisel menfaatlerin takım menfaatlerinin önüne geçmedi hiçbir zaman. Ben bunu düşünüyorum. Budnan sonrası da inşaa etme süreci. Bunu gören taraftar da notunu verecektir. Buradaki ana şeyin de bu olduğunu düşünüyorum" şeklinde konuştu.

FENERBAHÇE'DEKİ 3 TEMMUZ SÜRECİ

Fenerbahçe'nin yaşadığı 3 Temmuz sürecini de değerlendiren Kocaman, "3 Temmuz'un arkasından gelen başka sorunlar vardı şimdi başka sorunlar var. O dönem ki sorunlar çok zor sorunlardı. Gözlemlerimden sonra birkaç şeyin daha çıkması lazım gibi geliyor. Bugün de her şey güllük gülistanlık gibi görünmüyor ama esas olan bunları aşmak ve bütünselliği sağlamak" ifadelerini kullandı.

RAKİPLERİN SON DURUMU;

Beşiktaş, Galatasaray ve Trabzonspor'daki son durumu da değerlendiren Kocaman, "Son sezonu şampiyon bitirdi Beşiktaş. Geçen sezon oyun olarak avantajları daha iyi görünüyordu ama bu sezon Şampiyonlar Ligi sebebiyle lige odaklanmakta zorlandılar ama ligin sonunda şampiyon oldular. Başakşehir yerine son haftalardaki yarışa Galatasaray ya da Fenerbahçe ile girmiş olsalardı o sarsılmalar daha farklı olabilirdi. Başakşehir'in şampiyonluk tecrübesi olmayan, kazanılması zor bir süreç olan bir durum. Başakşehir, Türkiye'deki kadro kalitesi ve verim olarak en iyi takım. Bu söylediklerim yanlış anlaşılmasın. Galatasaray ise gelgitleri olan bir takım, sezona çok iyi başladılar. Skor olarak da fena gitmiyordu ama teknik adamın üstündeki baskının çok artması, teknik adam değişikliğine gitme hali ve daha sonra gelen yeni teknik adamın kendi oyun tarzına çevirme arzusu ve puan kayıpları istenilenin arkasında kalmasına sebep oldu. Trabzonspor da uzun zamandır zirvenin biraz daha ötesinde dolaşıyor. Dolayısıyla zirve yarışına girme çabasında olacaklar" dedi.

"HEM AVRUPA HEM DE LİGDE OYNAMAK ÇOK ZOR"

Hem lih hem de Avrupa'da oynamanın bir takım zorlukları da beraberinde getirdiğini belirten Kocaman, "Hem lig, hem Avrupa bir arada olması çok zor. En önemli tarafı zihinsel dönüşler. Zihinsel inişler ve çıkışlar. Beşiktaş gibi, Fenerbahçe, Galatasaray gibi takımlar köklü geçmişleriyle bu tip şeyleri yaşasalar da zaman geçtikçe bunun etkisinde kalabiliyorlar. Ama kökleşmemiş kulüpler bu fırtına karşısında kalamazlar. Ben geçen sene Konyaspor'da bunu çok söyledim. Bunun büyüsüne kapılmamak lazım ben çok uğraştım ama ister istemez biz de kapıldık. Bu büyük takımlar için bir zorunluluk halinde. Anadolu takımları için çok arzulanan bir seviye. Orada takımlar da hem ligdeki seviyeyi korumaya çalışıyor, hem de Avrupa'da mücadele ediyor. Bu takımda bölünmeler başlıyor. Sert bir grup çıkarsa kendi organizasyonunuzun bir şeye yaramadığnı görüyorsunuz ve hayal kırıklığı. Lige döndüğünüzde nasıl olsa götürürüz diyorsunuz ama ligimiz çok sert bir lig. Kendi içinde ilginçlikleri olan bir lig. Kendimize has koşulları var. Bir anda kendinizi orta alt gruplardan bir tanesi olarak buluyorsunuz. Biz Avrupa'da oynuyoruz, iyi takımız dediğiniz anda bir anda küme düşme potasındasınız. Bir anda motivasyon düşüklüğü, kendine güvenme konusundaki düşüşler ve bir anda düşme hattındasınız. Bence etap etap gitmek daha doğru olacak diye düşünüyorum" şeklinde konuştu.

"FENERBAHÇE HER MAÇI KAZANMAK ZORUNDA"

Fenerbahçe'de her maçı kazanmak zorunda olduklarını vurgulayan Kocaman, "Fenerbahçe'de lig mi, Avrupa mı gibi seçme bir şansınız yok. Hazırlık maçı bile olsa kazanmak için oynamak lazım. Fenerbahçe'nin hedefi her maçı kazanma arzusu. Bu takımları büyük yapan da bu. Bu konuda gayret göstereceğim. Hibrit çim bozulmaları önlüyor, gayet iyi. Bizde çok önemsenmiyor ama statlar çok iyi fakat futbolun oynandığı yer, ana unsur çayır gibi. Böyle olmamalı. Beşiktaş yaptı Rizespor yaptı bunu bu güzel hareket. İyi oyun, iyi futbol güzel zeminde oynanır. İyi futbol iyi zeminde oynanır, antrenman kalitesini arttıran şey iyi zemindir. Önce tesisleri, saha zeminini düzeltmek gerekir" ifadelerini kullandı.

FATİH TERİM'İN KONYASPOR'DAN OYUNCU ALMAMASI?

A Milli Takım'a Konyaspor'dan oyuncu alınmaması konusunu da değerlendiren Kocaman, "Daha önce söylediğim şeyi tekrar edeyim. Milli takım kadrosu, milli takım seçicisinin tercihinde oluşmuştur. Benim oynattığım takımda da kadro tercihim kimsenin haddi değil bir şey söyleyemez. Son iki senedir Konyaspor lig üçüncüsü olmuş 17 maçta 40 puan toplamış 9 gol yemiş. Bu sezon ise bazı sorunlar benim durumum Avrupa vb derken Türkiye Kupası'nı kazandık. Kupa statüsü son 4'e gelinirken büyük takımları taşıyan bir statü ama biz buradan kupayı kazanmışız. Bir şey söyleme hakkım yok, Türkiye milli takımının seçicisinin hakkıdır. Milli takıma 26-30 oyuncu girerken bir takımın başında kim olduğuna bakılmaksızın en azından sembolik de olsa 1 oyuncu alınır. Türkiye Futbol Direktörü tanımının ne olduğunu da açmak lazım. Türkiye Futbol Direktörü gelişime açık futbolcuları ve takımları teşvik etmek durumundadır. Sanırım Futbol Direktörümüz, bizi takım oyunu oynayan ekip olarak görüyor, bu yüzden kimseyi almıyor. Bu beni onurlandırır" şeklinde konuştu.

A MİLLİ TAKIM'DAKİ ARDA VE TERİM KRİZİ

A Milli Takım'daki Arda Turan ve Fatih Terim krizini de değerlendiren Kocaman, "Milli takım içerisinde bu tür çatışmaları izlemek son derece nahoş. Bunlar tartışma değil. Tartışma normal şekilde olur ve bizim gibi işlerde tartışma olması da gerekir. Ama çatışma hali son derece nahoş. Esas kafamız sorunları çözmeye yönelik değil de sorunları büyüten kafa daha çok var gibi görünüyor bizde. Önlenemez çatışma hali son derece nahoş. Bu ülkede yaşayan ve bizi temsil eden insanlar onlar. Antrenörüyle, yöneticisiyle, futbolcusuyla bu durumu çirkin hale getiren, nahoş hale getiren durumlardan uzak durmaları gerekir diye düşünüyorum" dedi.

A MİLLİ TAKIM'DAKİ PRİM KRİZİ

A Milli Takım'da yaşanan prim krizini de yorumlayan Kocaman, "Temel problem sorun çözmekten ziyade sorun yaratmaya yönelik şeylerdi. Burada da ana problem milli takımlardaki 30-40 yıl evvelki şeyler değil. Dünya gelişiyor, değişiyor. Buradaki sorun prim değil. Davranışlardaki ölçü silah olarak geri döndü. Prim iştahlandırmak için kullanılır ama ölçüyü koymak lazım. Ölçü kaçtığı andan itibaren teşvik edici şey sınırını aştığı zaman silah olarak geri dönüyor. Zaten hassas olan şey de bu ölçüyü bulmak gerekir. İlaçla zehir arasındaki ölçü gibidir. Her şeyin bir ölçüsü vardır. Hala bana dizilişle ilgili soruluyor, o değil önemli olan düzen sistemdir. Biraz daha ölçülü bir hale gelmesidir. Takımlar bir orkestradır herkes ayrı bir şey çalar ama kakafoni olmaması gerekir. Primi kaldırmak da çözüm değil. Esas olan ölçüyü tutturmaktır. Hayatta da biraz daha öngörülebilir bir halde olmak gerekiyor duyguları kaybetmeden" ifadelerini kullandı.

ARDA TURAN'IN A MİLLİ TAKIMI BIRAKMASI

Arda Turan'ın A Milli Takım'ı bırakması hakkında da konuşan Kocaman, "Arda Turan bıraktım, nasıl bırakırsın? Milli takımı bıraktım demek çok kolay değil. Oyuncu hangi duygularla söylüyor bunu. Çok oyuncu var milli takımlara çağrılmayan milli takımı özlemiş. Oyuncu bunu söylüyorsa oraya bakmak lazım. Milli takımı bıraktım demek zordur, eğer oyuncu bırakıyorsa, sorunları örtmek için kendisini feda etmiştir. Arda'nın hangi nedenlerle söylediğini düşünmek lazım. Herkes Arda üzerinden bir şeyler söylüyor ama bir oyuncu milli takımı bıraktım diyebiliyorsa bunun sorunlarına bakmak lazım. Federasyon başkanının orada söylemek istediği farklı bir şeydi. Milli takımı bırakıyorum demek çok zor şey. Bir oyuncunun milli takımı bırakıyorum deme halini ortadan kaldırmak lazım. Milli takımda oynamak için o an için kendinde yeterlilik görmeyen insanlara da saygı duymak lazım. Bunun bir başka bakışı da bu adam o zaman faydalı da olamayacak. O sebeple biraz saygı. Milli takımda oynamayacağım dedirtmemeliyiz. Eğer böyle bir karar aldıysa da saygı göstermeliyiz" şeklinde konuştu.

"KAMP PROGRAMLARINDAN FAZLA HOŞNUT DEĞİLİM"

Kamp programlarından çok fazla hoşnut olmadığını belirten Kocaman, "Genel olarak kampları çok sevmeyen birisiyim. Sezon başındaki kamplar zorunlu kamplar ama sezon ortasındaki kamplar farklı. Geçen sezondan beri lig maçlarının sonunda bırakın iki gecelik kampları, tek gecelik kampları bile ortadan kaldırdım. Bu takımda oyun dışında da ne yaparlarsa doğrudur tecrübelerimizi aktarmaya çalışıyoruz. İki gece daha fazla yatırdım, yok kola içme bunu yapma demek yerine ben sezon dışındaki kamplar dışında çok doğru olduğuna inanmıyorum. Bilinçlerini düzeltemezsiniz, oyuna bakışlarını değiştiremezsiniz.Ana şartlar, kamp programı kafa belli onları oturup konuştuk. Çok büyük aksilik olmazsa yarın sözleşme imzalayacağız gibi görünüyor. Hayat bu 24 saat çok uzun bir süre temkinli olmakla, gerçekçilik kötü bir şey değil" dedi.

FUTBOL VE BASKETBOL KONUSU

Futbol ve basketbolu da değerlendiren Kocaman, "İstanbul'dayken basketbol maçlarına gidiyordum. Çok net geçişler oluyor, kişiselleştirmeden söyleyeyim. Basketbol sahası daha küçük bir yer, az kişiyle oynanan bir oyun ve çok setin denemelerinin yapıldığı bir yer. Sonuçların alınıp daha farklı yerlere götürülebilen bir yer. Basketbol koçluğuyla futbol antrenörlüğü kadar fark var. Bir tarafta 5 kişi oynuyor diğer tarafta 10 kişi var. Kaleiyi ayrı tutalım. Bir şeyleri yapılabilirlik olarak farklı şeyler, elle oynanan oyun ayakla oynanan oyun. Hız var, güç var 12 oyuncuyla oynayıp sürekli değiştirebiliyorsunuz. Futbolda ayakla yapılıyor oyuncu değişiklikleri az. Farklılıklar var. Koçların oyuna hakimiyetleriyle, teknik direktörlerin oyuna hakimiyetleri arasında süre olarak da fark olduğunu düşünüyorum" dedi.

SOSYAL MEDYA İLE İLGİLENMİYORUM

Sosyal medyayı takip etmediğini dile getiren Kocaman, "Sosyal medyadan sonra görsel ve yazılı basının eleştirileri daha da yumuşadı. Bizde krizi çözme lüksü yok ama yeni gelen krizle eskiyi unutuyoruz. Medyadaki olumsuzlukta da herhalde yazılı ve görsel basının en azından imzalarıyla ve kimlikleriyle konuşanları görebiliyorsunuz. Sosyal medyada inanılmaz bir sonsuzluk var. Sosyal medyaya takibim hemen hemen sıfır. Gazeteler, dergiler hayatımızın olmazsa olmazı. Eleştiri bilgiye dayalı olduğu sürece beni hırpalamıyor ama burada göremediğimz şeyleri gösteren, medyada futbol oynadığım takım arkadaşlarım da var onlara hiç gönül koymadım. Ama iş hakaret boyutuna varınca kendi dünyamdan çıkarıyorum bu insanları. Medya olmazsa olmaz, kamu denetçisi" şeklinde konuştu.

YENİ SEZONDAKİ VİDEO HAKEM UYGULAMASI

Yeni sezonda uygulamaya konulması planlanan video hakem hakkında da konuşan Kocaman, "Hakemleri futbolun diğer ayaklarından ayırmıyorum. Yöneticiler, teknik adamlar, futbolcular gibi diğer ayakları da düşünürsen hakemler de bizim gibiler. Kontrol bitimine doğru götüren fahiş hatalar oldu burada şu ikilemde kalıyorsunuz. Aykut Kocaman'ın yapmaması lazım ama hakemler maçların skorlarında etkililer, maçların sonuçlarını etkiliyorlar. Kasten yapıyorlar demiyorum ama 3-4 tane hata maçın sonucunu etkiliyor. Konuşmayalım sevmiyorum ama çalışıyorsun çabalıyorsun, bunu yaparken de etrafla ilgilenmeden. Futbol oyunu meşru anlamda aldatmalarda vardır. Rakibi çalımlamak da bir aldatmadır. Haksızlıklara uğradığınız andan itibaren arka arkaya fazla olduğunda konuşmadan ne yapalım? Konuşabildiğimiz iki yer var maç önü ve maç sonrası. Bana yapılmasını istemediğim şeyin başkasına da yapılmasını istemiyorum. Ama burada onların çocukları var anası babası var sosyal hayatları var. Öbür taraftan da uzlaşmaz bir çelişki var gördüğüm şeyi söylemek zorundayım. Ter akıtıyorlar ve karşılığını almak istiyorlar. Bu sene çok yanlı hakem hataları arka arkaya oldu. En büyük temennim devam etmemesi. Ben de pek çok hata yapıyorum ama düzeltmeye çalışıyorum. Onların da bunu düşünmeleri gerekir. Hataları baş üstünde ama hakkı teslim etmeleri gerekir" dedi.

FUTBOLDAKİ HAKEM HATALARI

Hakemler hakkında çok fazla konuşmak istemediğini de dile getiren Kocaman, "Birkaç defa oldu ama en neti Eskişehir'de Caner'in atıldığı pozisyondu. O gün o maçı yöneten hakem Fırat Aydınus, bu sene kupa finalini yöneten hakemdi. Maçın sonunda 10 numara maç yönetti dedim. O maçta da hataları vardı ama genel olarak düşüncesi ben bu maçı yöneteceğim olmuştu. Maç içindeki beden diline bakıyorum gözlemliyorum. 34 yıldır bu işin içindeyim hem tepedeki takımlarla hem dipteki takımlarla" ifadelerini kullandı.

"VİDEO HAKEM İŞLERİ DAHA DA KARIŞTIRACAK"

Video hakemin işleri daha da karıştıracağını vurgulayan Kocaman, "Video Hakem bence işleri daha çok karıştıracak. 5. ve 6. hakemler işleri büyük oranda çözmüşlerdi. 10 tane hata varsa bunu 4'e düşürmüşlerdi ama bu sene neden kaldırıldı bilmiyorum. 10 tane hatayı ortadan kaldırıp 4'e indirdiyse güzel bir şeydi. Video Hakem de 4 hatayı belki 2'ye indirecek ama o daha büyük karışıklıklara yol açacak. Belki o 1 hata daha fazla olan doğal hataların önüne geçecek" dedi.

AVRUPA FUTBOLU;

Avrupa futbolundaki gelişmeleri de değerlendiren Kocaman, "Bence yılın teknik direktörü bence tartışmasız Zidane. Arkasından da Jardim'i eklerim. Yılın futbolcusu Messi ben oyuncu olarak Messiciyim. Ronaldo atmaya bakıyor ama Messi oynatmaya bakıyor. Yılın takımı bence Real Madrid. İkinci olarak da öngörülerin ötesinde PSG'yi geçmek, Şampiyonlar Ligi'nde finalin kapısından döndü" şeklinde konuştu.



superFB mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın
  • sfbyorum baloncuk_sol 0
Mobil


///