Fenerbahçe Erkek Basketbol Takımı'nın formasını uzun yıllar giymiş, eski basketbolcu ve takım menajeri, Türkiye Basketbol Federasyonu Başkan Vekili Ömer Onan, 3 Temmuz 2011 Futbolda Şike Kumpası davasının başlangıç yıl dönümünde açıklamalarda bulundu.
3 Temmuz'un 11. yıl dönümünde Fenerbahçe TV ekranlarında özel bir yayın kuşağı gerçekleştirdi. Konuk olan Ömer Onan,o günleri şöyle anlattı:
"O günler çok zor günlerdi. Şimdi konuşmak çok daha kolay geliyor ama o zamanlar bunu yaşayanlar, şahit olanlar, bizler… bakıldığında çok karamsar bir tablo vardı. Bunu tek başına sporla konuşmakta ziyade ülkenin ciddi sıkıntıları vardı, ülke elden gidiyordu. O zamanki Başkanımız Aziz Yıldırım, 'Ülke elden gidiyor' diyordu. Bizler de o zaman ciddi sıkıntılar yaşadık. Herkes evlerinde tedirgin bekliyordu, operasyon yapıldı, yöneticilerimizin çoğu hapse girdi, gözaltına alındı ve herkeste bir korku ortamı oluştu. Nitekim ondan öncesine de bakarsanız Türkiye'de bir korku ortamı oluşmuştu. Bu ülkenin Genelkurmay Başkanını terörist diye aldılar, kimsenin sesi çıkmadı, kez bir sürü bürokratı, polisi, vatansever insanı aldılar ama taa ki Fenerbahçe'ye dokunana kadar! Ondan sonra oyuncusundan yöneticisine, başkanından taraftarına Fenerbahçe camiası aslında biraz da ülkeyi savunmaya başladı. Fenerbahçe burada 'son kale' oldu, son kale de yıkılmadı! Bugüne geldiğimiz zaman o zamanki 3 Temmuz'da kimse Fenerbahçe'nin bu kadar topyekûn direnebileceğini ve ülkeyi alabilecek bir sıkıntıyı kurtarabileceğini düşünmemişti."
"F.BAHÇE BU SAVAŞTAN TÜRKİYE İÇİN DE GALİP ÇIKTI"
3 Temmuz ve sonrasında takım içindeki durumu özetleyen ve topyekun mücadele edildiğinin altını çizen TBF Başkan Vekili Ömer Onan, "Ben, Fenerbahçe Basketbol Takımının kaptanıyım, uzun yıllardır kaptanlık yaptık. Yabancı oyuncular şunu bilmez; her gün gazeteye, televizyona bakıyorlar, 'Fenerbahçe Başkanı ve yöneticilerinin bir kısmı tutulanmış, içeride. Dışarıda olan yöneticiler telkin veriyor. Ancak yabancı oyuncunun bizim gibi aidiyet duygusu olması beklenemez. Bu noktada çoğu gitmek istedi. Baktığınız zaman maaşlar biraz gecikebiliyor, çok kaos ortamı var. Ben o zaman yanıma da Oğuz Savaş'ı alıştım, o da buna şahittir. Yabancı oyuncular, kontratları bizden iki kat daha fazla olmasına rağmen ben hepsini çağırdım ve dedim ki 'Paralar Fenerbahçe'de kalmaz, bu paralar ödenir. Fenerbahçe'ye de bir şey olmaz'. Çünkü insanlar o dönem 'Fenerbahçe kapanacak' diye düşünüyorlardı. Ve devam ettim konuşmama, 'Paraya ihtiyacı olan herkes, kim varsa bana söylesin. Ben Oğuz ile birlikte cebimizden ödeyeceğiz. Bunu niye size söylüyorum? Düşünün ben sizin paranızı cebimden size ödüyorsam bilin ki Fenerbahçe'de kimsenin parası kalmaz'. Bunu böyle yapınca tabii oyuncular hem biraz şaşırdılar hem de şunu söylediler; 'Bu çok güzel bir şey, sen bu kadar inanıyorsun, siz Türkler takıma, camiaya inanıyorsunuz..' İşte o zaman herkes biraz daha sakinleşti. Ve hiç kimsenin 1 kuruşu kalmadı. Tabii ki evine ekmek götüren malzemecisinden masörüne kadar herkes vardı, onları da çağırdım ve dedim ki, 'Sizin de kimin, neye ihtiyacı varsa ben vereceğim'. Burada bu kadar fedakarlık var. Camianın başkanı, yöneticileri içeride ve çok büyük bir bedel ödüyorlar, dışarıda olan yöneticiler çok büyük mücadele ediyor. Taraftar sokağa inmiş, her yerde protestolar başlamış, bizlerin de yani hepimizin topyekun bu savaşın içine girmesi gerekiyordu. Fenerbahçe bu savaştan Türkiye için de galip çıktı. Çünkü bu olaya sadece sportif olarak bakmamak lazım. O dönemde herkes süngüleri indirmişken mücadele buradan başladı. O nedenle 3 Temmuz'a son kale Fenerbahçe'dir diyorum." dedi.
"TARAFTAR, HEM KULÜBÜN FORMASINA, BAYRAĞINA HEM DE TÜRK BAYRAĞINA SAHİP ÇIKTI"
Sarı-lacivertli taraftarların, bu süreçte Fenerbahçe bayrağına, camiasına, formasına ve bununla birlikte Türkiye Cumhuriyeti'ne sahip çıktığına da değinen Onan, "Ben çok uzun süreler bu camianın içinde oldum. Taraftarın tavrını, şeklini ya da neye boyun eğmeyeceğini biliyorum. Sonuçta o dönemde dikkat ederseniz başka camialara da operasyonlar oldu ama onlarda hiç böyle bir topyekun sahiplenme olmadı. Bu kumpası yapanlar o kadar güçlü görünmelerine rağmen öyle bir tepkiyle karşılaştılar ki ne yapacaklarını şaşırdılar. Bu da Fenerbahçe'nin taraftarının kulübüne ve renklerine sahip çıktığını, ondan asla vazgeçmeyeceğini ki şunu da söylüyorum; taraftar hem kulübün formasına, bayrağına hem de Türk bayrağına sahip çıktı. Bu ülkeye de yapılan bir operasyon olduğu için çok dik durdu. O nedenle bütün övgüleri de hak ediyor." diye konuştu.
Ömer Onan, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
"Benim 2 erkek, 1 kız çocuğum var ve üçü de Fenerbahçeli. Küçük oğlan devamlı maçlara benimle geliyor. Yiğit tabii şimdi büyüdü ve geçen sezon Sırbistan'da oynadı, bu sene de burada bir takımla anlaşacak. Ama güzel olan şu; Yiğit bu serüvende hep bizimle birlikte büyüdü. Kulüpteki şampiyonluk fotoğraflarına bakarsanız Yiğit'in hep farklı yaşlardaki halini görebilirsiniz. Ben onu bazen kampa da alırdım. O çok içinde büyüdü ve iyi de bir Fenerbahçeli, Fenerbahçe'ye gönül vermiş bir çocuk. Allah yolunu açık etsin. Hangi sporu yaparsanız yapın üst düzeye gelmek, iyi oyuncu olmak, bunu uzun yıllar sürdürmek kolay değil. İnşallah çok çalışır ve karşılığını da alır diyelim."
"ŞİMDİ SUSMA ZAMANI"
Son olarak Fenerbahçe'nin 'Artık susma zamanı geldi' diyerek başlattığı kampanyaya dikkat çeken ve "Şimdi susma zamanı" diyen Onan, "Hukuken verilebilecek tüm mücadele verildi ve sonunda da artık tertemiz olduğumuz ve bunun bir kumpas olduğu, bir operasyon olduğu mahkemece de hakkı verildi. Bundan sonra susmak çok güzel. Bunun o dönem kulübe çok ciddi bir maddi yükü de var. Bir şekilde bunun tanzim edilmesi lazım. O zaman çok konuşuldu. Evet, ben de katılıyorum ve artık susup, bu kumpası yapanların cezalarını alması lazım, Fenerbahçe'nin kaybettiği maddi veya manevi haklarının geri verilmesi lazım. Onun için susmak gerçekten güzel çünkü bütün mücadele yapıldı. Şimdi susma zamanı." şeklindeki açıklamasıyla sözlerini noktaladı.
superFB mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın